Skip to main content

Gebelikte (Hamilelikte) Yüksek Tansiyon Neden Olur ve Nasıl Düşürülür?


hamilelikte yüksek tansiyon
Gebelikte (Hamilelikte) Yüksek Tansiyon Neden Olur ve Nasıl Düşürülür?

Yüksek tansiyon ve hamilelik her zaman tehlikeli bir kombinasyon değildir. Ancak hamilelik sırasında yüksek tansiyona sahip olmak özel dikkat gerektirir.

Yüksek tansiyon, tıbbi olarak hipertansiyon olarak bilinir ve arterlerin duvarlarına doğru itilen kanın kuvvetinin çok yüksek olduğu anlamına gelir. 14/9 kan basıncı değerleri çok yüksek olarak kabul edilir.

Hipertansiyona sahip gebe(hamile) kadınlar yüksek risk altındadır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde artan sayıda hamile kadın hipertansiyondan muzdariptir. Aslında, Amerikan Gebelik Derneği'ne göre, yüksek tansiyon hamile kadınların yaklaşık yüzde 6 ila 8'ini etkiler.

Hamilelik sırasında, kadınlar aşağıdaki gibi farklı dönemlerde yüksek tansiyona sahip olabilir:

Gebeliğin 20. haftasından sonra gelişen gestasyonel hipertansiyon

Hamilelik öncesi mevcut olan veya 20 haftalık hamilelikten önce ortaya çıkan kronik hipertansiyon

Hamilelik öncesi kronik yüksek tansiyonu olan kadınlarda ortaya çıkan üste konan preeklampsi ile kronik hipertansiyon

Preeklampsi, yüksek tansiyon ve bir başka organ sistemine verilen hasar ile karakterize bir tür hamilelik komplikasyonu.

Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsüne göre, hamilelik sırasında yüksek tansiyonun çeşitli olası nedenleri vardır. Aşırı kilolu veya obez olmak, aktif olmayan bir yaşam tarzı, sigara içmek, alkol almak, ilk kez hamilelik, birden fazla çocuğa sahip olmak, 40 yaş ve üstü olmak ve aile öyküsü, preeklampsi veya kronik hipertansiyon öyküsüne sahip olmak gibi sıralanabilir.

Amerika Birleşik Devletleri Üreme Tıbbı Derneği'ne göre, in vitro fertilizasyon gibi yardımcı teknolojilerin kullanılması, gebelik sürecinde hamile bir kadında yüksek tansiyon riskini artırmaktadır.

Hamilelik sırasında yüksek tansiyon, kalp ve böbreklerde ekstra stres yaratır ve bu da kalp hastalığı, böbrek hastalığı ve felç riskini artırır. Bunlarla birlikte, diğer komplikasyonlar arasında fetal büyüme kısıtlaması, preterm doğum, plasental abruption ve sezaryen doğum da yer alabilir.

Hamilelik sırasında hipertansiyondan muzdarip olduğunuz zaman, kan basıncı seviyesini gebelik boyunca yakından izlemek önemlidir. Kan basıncınızı yönetmek, sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebeğiniz olmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, bebeğin rahimdeki büyümesini izlemek için ultrason muayeneleri daha sık yapılmalıdır.

İşte hamilelik sırasında yüksek tansiyonunuzu düşürmenin en iyi yolları.

1. Tuz Alımınızı Kontrol Edin
Genel olarak, yüksek tansiyonu olan kişiler çok fazla tuz tükettiğinde, kan basıncı düşer.

Elektrolit ve Kan Basıncında yayınlanan bir 2014 araştırması, diyetle alınan tuz alımının azaltılmasının hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık ve felçten kaynaklanan ölümlerin sayısını azaltabildiğini göstermektedir.

McMaster Üniversitesi tarafından yapılan bir 2016 çalışması, popüler düşüncenin aksine, düşük tuzlu diyetlerin yararlı olmayabileceğini ve aslında ortalama tuz tüketimine kıyasla kardiyovasküler hastalık ve ölüm riskini artırabildiğini bulmuştur. Araştırma, diyetlerinde sodyumun azaltılması konusunda endişelenmesi gereken tek kişinin, yüksek tuz tüketimine sahip hipertansiyonu olan kişiler olduğunu göstermektedir.

Her zaman düzgün çalışması için vücudun az miktarda sodyum ihtiyacı olduğunu unutmayın, fazla tuz tüketimi sadece kan basıncınızı ve kalp hastalığı veya felç riskinizi artıracaktır.

Hamilelik sırasında, tansiyonunuzu kontrol altında tutmak için tuz alımınızı kontrol etmelisiniz.

Yemek pişirirken yiyeceklere çok fazla tuz eklemeyin. Yemeğinize lezzet katmak için otlar ve baharatlar kullanın.

Tuzlu olmasalar bile, yüksek sodyumlu işlenmiş gıdalar, fast food ve spor içeceklerinden uzak durun.
Konserve yiyeceklerden uzak durun, çünkü bunlar genellikle sodyum açısından yüksektir.

2. Kontrollü Nefes Almayı Deneyin
Derin soluma, stres seviyenizi düşürmeye ve kan basıncınızı dengelemeye yardımcı olan popüler bir rahatlama tekniğidir.

Hipertansiyonda yayınlanan 2005 tarihli bir çalışma, yavaş solunumun arteriyel barorefleks duyarlılığını geliştirdiğini ve kan basıncını düşürdüğünü bulmuştur.

Dahası, derin bir nefes aldığınız her sefer, iyi oksijenli kan vücuttaki her bir hücreye verilir. Bu da enerji sağlar ve genel olarak iyi hissetmenize yardımcı olur.

Sırtınızın üzerinde rahatça uzanın.
Ellerinizi göğsünüze ve göğüs kafesinin altına yerleştirin.
Burnunuzdan yavaşça nefes verin, böylece karnınız yukarı doğru hareket eder.
Karın kaslarını sıkı tutarken 5'e kadar sayarak ağzınızdan yavaşça nefes verin.
10 kez tekrarlayın ve nefesinizi düzenli ve yavaş tutun.
Kan basıncınızı yönetmek ve kalbinizi sağlıklı tutmak için günde 2 ya da 3 kez 10 dakika derin nefes alın.

3. Yürüyüşün Keyfini Çıkarın
Aktif olmayan kadınlar, hamilelik sırasında egzersiz yapanlara göre daha yüksek hipertansiyon riski taşırlar. Yürüyüş, hamile kadınlar için en iyi kardiyovasküler egzersizlerden birisidir.

Hipertansiyona sahip gebe kadınlar, günlük olarak 30 ila 45 dakika arasında bir yürüyüş yaparak kan basıncını düşürebilirler. Yürüyüşlere hamileliğin dokuz ayı boyunca devam etmek güvenli bir aktivitedir.

Ayrıca, hamile kalmadan önce aktif bir hayat tarzınız yoksa, hamilelik dönemi deegzersiz yapmaya başlamak için en iyi yollardan biridir. Yavaş bir yürüyüşle başlayın ve yavaş yavaş hızınızı 20 ila 60 dakika arasında artırın.

Ek bir bonus olarak, düzenli yürüyüş, güçlü olmanızı ve doğum zamanı geldiğinde çok fazla dayanıklılığa sahip olmanızı sağlar.

4. Potasyum Alımınızı Artırın
Potasyum hamilelik sırasında önemli bir mineraldir. Vücudunuzun elektrolit dengesinin korunmasına yardımcı olur. Aynı zamanda sinir uyarılarının iletilmesine, kaslarınızın büzülmesine ve enerjinin karbonhidratlardan, yağlardan ve proteinden salınmasına yardımcı olur.

Yeterli miktarda potasyum alımı hamilelik sırasında kan basıncınızın kontrol altında tutulmasına yardımcı olur. Aslında, potasyum açısından zengin besinler, hamile olsanız da olmasanız da hipertansiyon yönetimi diyetinin bir parçası olmalıdır.

Journal of Human Hypertension dergisinde yayınlanan 2015 araştırması, nispeten düşük sodyum diyetinin üzerine potasyum alımının arttırılmasının kan basıncı üzerinde yararlı bir etkiye sahip olduğunu bildirmektedir.

Hamile bir kadın günde 2,000 ila 4,000 mg potasyum alımını hedeflemelidir.

Potasyum açısından zengin yiyeceklerden bazıları tatlı patates, domates, portakal suyu, patates, muz, barbunya fasulyesi, bezelye, kavun, ballı karpuz ve kuru erik ve kuru üzüm gibi meyvelerdir.

5. Magnezyum Açısından Zengin Gıdalar yiyin
Magnezyum alımı düşük bir diyet, yüksek tansiyona yol açabilir. Hipertansiyonda yayınlanan bir 1999 çalışması, magnezyum eksikliğinin kan basıncının yükselmesine bağlı olduğunu bildirmektedir.

Hindistan Tıp Derneği Dergisi'nde 2011 yılında yayınlanan bir başka çalışmada, gestasyonel hipertansiyonu olan hastaların düşük magnezyum düzeylerine sahip oldukları bulunmuştur.

Bu yüzden diyetiniz magnezyum açısından zengin besinler içermelidir. Kan basıncınızı düşürmekle birlikte, bu mineral rahimin erken dönemde kasılmasını önlemeye yardımcı olacaktır. Ayrıca bebeğinizde güçlü dişler ve kemikler oluşturmanıza yardımcı olur.

Günlük magnezyum dozunuzu almanın en iyi yolu sağlıklı bir diyettir. Badem, avokado, muz, fasülye, kabak çekirdeği, soya sütü,, kaju, patates, yoğurt, karaçam pekmezi, kepekli tahıllar ve yeşil yapraklı sebzeler gibi besinlerden magnezyum alabilirsiniz.

6. Prenatal Yoga Uygulayın
Doğum öncesi yoga, stres düzeyinizi kontrol altında tutmanın en iyi yollarından biridir. Gebe olup olmadığına bakılmaksızın stres, yüksek tansiyona neden olabilir. Aynı zamanda, hamilelik sırasında stres, erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve çocukta artmış gelişimsel ve davranışsal problemlerle ilişkilendirilmiştir.

Prenatal yoga, esneme, zihinsel odaklanma ve odaklanmış nefes almayı teşvik eden çok yönlü bir yaklaşımdır. Stresi azaltmak dışında, uyku kalitesini de geliştirebilir; doğum için gerekli olan kasların dayanıklılığını, esnekliğini arttırır; ve bel ağrısını azaltır.

Depresyon ve Anksiyete'de yayınlanan bir 2014 araştırması, yoga'nın hamile annelerin stresini azaltmasına yardımcı olabileceğini göstermektedir. Her hafta sekiz hafta boyunca yoga sınıfına devam eden kadınlar, normal doğum öncesi tedavi alan kontrol grubuna göre anksiyete puanlarını azaltmışlardır.

Prenatal yoga söz konusu olduğunda, bir yoga sınıfına katılmanız şiddetle tavsiye edilir.

7. Ağırlığınızı izleyin
Hamilelik sırasında bir miktar kilo alımı normaldir, ancak kilo alımınız aşırı ise bunu bir uyarı işareti olarak alın.

American Journal of Obstetrics and Gynecology'de yayınlanan bir 2013 araştırması gebelikte kilo alımının gebelikte hipertansif bozukluklar için bir risk faktörü olduğunu bildirmektedir. Aslında, gebeliğin erken döneminde kilo alımı, hipertansiyon riskini azaltmaya yönelik müdahaleler için potansiyel bir hedef olabilir.

Aynı zamanda, aşırı kilolu olmak, sırt ağrısı, yorgunluk, bacak krampları, hemoroid, gestasyonel diyabet, mide ekşimesi ve ağrıyan eklemler gibi hamilelik sırasında diğer riskleri artırır.

Sağlıklı bir diyet ve uygun bir egzersiz rutiniyle sağlıklı bir şekilde kilo alabilirsiniz. Doktorunuzla sizin için uygun olan kilo hakkında konuşun ve doktorunuzun verdiği talimatları izleyin.

8. Müzik Dinleyin
Doğru müzik türünü günde en az 30 dakika, günde 2 veya 3 kez dinlemek kan basıncınızı düşürebilir.

Ek bir bonus olarak müzik, hamilelik sırasında işleri daha da karmaşık hale getirebilecek stres ve endişeyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Stres, doğmamış bebeğiniz için de iyi değildir.

Yavaş tempolu ve alçak frekanslı müzik veya şarkı sözleri, yüksek stresli zamanlarda bile insanları sakinleştirebilir.

Hamilelik sırasında yumuşak ve yatıştırıcı müzik dinlemek, siz ve bebeğiniz için harika bir bağ deneyimi yaratmanıza da yardımcı olur. Ayrıca, doğmamış bebeğinizin büyüyen beyninin uyarılmasını artırır ve yeni doğmuş bir bebek için uyku düzenini geliştirir.

Comments

Popular posts from this blog

Hindistan Cevizi Yağı ve Karbonat: Bilimsel olarak cildiniz için harika bir birleşim!

Hindistan Cevizi Yağı ve Karbonat: Neden Bilimsel Olarak Cildiniz İçin Harika Bir Birleşimdir? Hindistan cevizi yağı ve karbonat cildiniz için harika bir kombinasyondur. Hindistan cevizi yağı ve karbonat birlikte karıştırılarak cildinizin sağlıklı ve lekesiz olmasını sağlar. Hindistan cevizi yağı cildinizi besleyen yağ asitleri içerdiğinden, yaşlanmanın gözle görülür belirtilerini azaltmaya yardımcı olur ve antimikrobiyal etkiye sahiptir. Karbonat, ölü cilt hücrelerini temizleyen ve gözeneklerin açılmasına yardımcı olan harika bir doğal peeling maddesidir. Anti bakteriyel özellikleri nedeniyle, yüzünüz için karbonat ve hindistancevizi yağı kullanmak sivilce, siyah nokta, püstül ve diğer akne semptomlarının tedavisine yardımcı olabilir. Ayrıca, hindistancevizi yağı ve karbonat ile cildinizi ovmak, parlak bir cilde sahip olmanıza ve cildinizi iyileştirmenize yardımcı olabilir. Hindistan cevizi yağı ve karbonat birleştirerek yapılan bir yüz maskesi, kırışıklıklar ve...

Suyun Hafızası ve Niyetleri Suya Söylemenin Gücü

Suyun hafızası var.. ‘Benim endişelerimi temizlesin’ düşüncesiyle içilen su, bedende bu komutu yerine getirir. Suyun hafızası var.. Su bütün evrenin ve kainatın başlangıç noktasını oluşturuyor. Ve insanı bedenlenmesinde etmen olan en önemli madde. Su olmadan ne yeryüzü, ne gökyüzü, hiç bir canlı olamazdı. Bedenin yüzde 70’i su ama beyinle birleştiğinde bu su anlam kazanıyor. O zaman H 2 0’dan çıkıyor. Ve ona hangi dalga boyunu yüklersen o frekansa bürünüyor. Moleküler yapısı dönüşüyor, bedene şifa katıyor. Örneğin zihninizden “Bütün kuşkularım, korkularım arınsın, bedenim bunlardan temizlensin” diye geçirip, suyu içtiğinizde, o kesin şifadır. Çünkü, sözlerle suya frekans yüklemiş oluyorsunuz. Düşündüğün anda beyin onu tanımlayarak bir dalga boyu yayıyor. Ve sen suya doğru bakarak bunları söylediğinde kayda alıyor. Bütün bunlar düşünülerek içildiğinde, bedenin ihtiyacı olan bir işleve bürünüyor. “Beni üzüntülerimden temizlesin” diye içildiğinde bedene o şekilde aktarılıyor ve kom...

Boşanmaların Artmasının Nedenleri

Boşanmalar... Artık boşanmak bir moda halini aldı günümüzde ve bir hastalık gibi hızla yayılıyor...  Peki ama neden boşanma oranlarında neden bu kadar hızlı bir artış var hiç düsündünüz mü? Bunun pek çok nedeni var aslında, artık malesef birbirimizi anlayamıyoruz, empati kuramıyoruz, televizyonlara öyle bir konsantre oluyoruz ki malesef büyüleniyoruz ve bunun farkında bile değiliz. Büyü deyince aman hangi devirde yaşıyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Bir gerçek var inandığınız bir gerçek, Şeytan ve Şeytani varlıklar... Bizimle şeytanın ne işi olur demeyin malesef oluyor...Allah insanoğlunu öyle mükemmel yaratmıştır ki bizlere akıl, düşünce vermiştir akıl ve düşüncelerinizle bizlere özgür irade vermiştir bizler inançlarımıza göre hayatımızda deneyimler yaşarız. Duygularımız,hislerimiz,düşüncelerimiz, niyetlerimiz inancımızdan gelir,bizleri biz yapandır inançlarımız... Çocuklarımız çizgi filmlere kilitlenirken, bizlerde dizilere,tv programlarına kitleniyoruz ve bu tvlerdeki ...